1970’ten beri canlı türlerinin popülasyonlarının %68 oranındaki ani düşüşünden insanlık sorumlu

WWF’nin yeni raporuna göre 1970’den 2016’ya kadar vahşi yaşamdaki memeli, kuş, amfibi, ve sürüngen popülasyonu endişe verici bir şekilde, yüzde 68 oranında azaldı.

Yaşayan Gezegen Raporu 2020 (The Living Planet Report) Amerika kıtalarının tropik bölgelerinde vahşi yaşam popülasyonunun yüzde 94 düştüğünü raporladı. Bu şimdiye kadar dünya çapında gözlemlenmiş en büyük düşüş.

İnsanın, gezegenin biyokapasitesinin en az yüzde 56’sını aşırı kullandığını vurgulayan rapor, son 50 yıl içerisindeki küresel ticaret, tüketim, insan nüfusu ve şehirleşmedeki büyük artışları göz önüne alarak doğal yaşamdaki bu düşüşler için insanlığı suçluyor.

Raporda, geçen yıl Avustralya’daki yıkıcı yangınlarda ölen ya da yerinden olan 3 milyona yakın hayvan hesaba katılmıyor bile.

Kaynak: Pexels

İklim değişikliği nedeniyle nesli tükenen ilk memeli

Alınan tüm önleyici tedbirlere rağmen, içinde bulunduğumuz yüzyılda, sadece iklim değişikliğine bağlı sebeplerden ötürü yabani türlerin beşte birine kadarı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve en büyük kayıpların biyoçeşitlilik bakımından sıcak nokta olarak kabul edilen bölgelerde yaşanacağı tahmin ediliyor.

Çok geriye gitmeye gerek yok, sadece 30 yıl önce, iklim değişikliğinin türler üzerindeki etkileri son derece ender görülüyordu, ancak günümüzde oldukça yaygınlaştı. Bazı türler (örneğin derin deniz balıkları) bu değişime karşı nispeten daha korunaklı koşullara sahipken, diğerleri (örneğin kutup ve tundra türleri) iklim değişikliğinin muazzam baskılarıyla çoktan tanıştı. Bu tür baskılar türleri, doğrudan fizyolojik stres, uygun yaşam alanlarının kaybı, tozlaşma veya avcı türler ile avları arasındaki ilişkiler gibi türler arası etkileşimin aksaması ve göç, üreme veya yaprak açma gibi yaşam için belirleyici etkiye sahip önemli gelişmelerin zamanlaması gibi çeşitli mekanizmalar yoluyla etkiliyor.

Avustralya’nın Torres Boğazı’nda yer alan 5 hektarlık bir mercan adasında yaşayan mozaik kuyruklu sıçanın (Melomys rubicola) kapsamlı aramalara rağmen izine rastlanmayınca, 2016’da neslinin tükendiği açıklandı. Mozaik kuyruklu sıçan, doğrudan iklim değişikliği nedeniyle yok olan ilk memeli türü. Bu kemirgen dünyadan silinmiş durumda. Bununla beraber, iklim değişikliğine karşı hemen harekete geçilmesi gerektiğini hatırlatan ölümsüz bir işaret olarak yaşamaya devam edecek.

(*) Mozaik kuyruklu sıçan, “Büyük Set Resifi’nin tek endemik türü kabul ediliyordu. Yapılan araştırmalara göre, okyanus seviyesinin yükselmesiyle beraber doğal yaşam çevreleri yok olunca, mozaik kuyruklu sıçanın nesli tükendi.”
Fotoğraf: Wikipedia

Yıkıcı Etkiler

“Yiyecek ve enerjiyi üretim ve tüketim şeklimiz, bariz bir şekilde doğayı hiçe sayışımız dünyanın sınırlarını zorluyor. 1970’den bu yana Ekolojik Ayak İzimiz, dünyanın kendini yenileme kapasitesini aşıyor.”

WWF International Genel Müdürü Marco Lambertini, Yaşayan Gezegen Raporu 2020 insanlığın doğaya uyguladığı tahribatın yıkıcı etkilerinin sadece vahşi yaşam popülasyonunu değil, insan sağlığını ve hayatımızın bütün diğer yönlerini de etkilediğini söylüyor.

Lambertini doğayla ilişkimizi düzeltmek ve gelecek pandemilerin risklerini azaltmak için hala bir şansımız olduğunu söylüyor.

* Açık Radyo’da 27 Mayıs 2019 tarihinde yayımlanan Ebedi Yokoluş/Forever Extinct programının 4. bölümünde Virginia Patrone ve Çiğdem Fidan, nesli tükenmiş olan Mozaik Kuyruklu Sıçan’ı anlatmıştı. Dinlemek için bu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.


Kaynaklar: Plant-based News, WWF Yaşayan Gezegen Raporu 2020

Kapak fotoğrafı: Pixabay & Pexels

Çeviri ve düzenleme: Emre Kayatepe, Boğaziçi Üniversitesi 2020 Psikoloji Bölümü mezunu, TVD gönüllüsü